8 Aralık 2010 Çarşamba

Kısa Film Üzerinde Yazılar

KISA FİLM ÜZERİNE YAZILAR 


Kısa Film Üzerine

KISA FİLM ÜZERİNE

Kısa film” denince aklımıza ilk olarak gelen şey adından da anlaşılacağı gibi “kısa süreli film” oluyor. Ama elbetteki kısa filmi uzun metrajdan ayıran tek şeyin zamansal farklılık olmadığını görmek, kısa filmi daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. “Kısa film nedir?” sorusuna cevap bulabilmek için kısa filmin tarihine ‘kısaca’ değinmekte fayda var.Sinemanın ‘kısa’ filmlerle başladığını biliyoruz.İlk olarak Lumiére kardeşler Paris’te “Lumiére Fabrikası İşçilerin Çıkışı” adlı kısa filmle insanlarla sinemayı tanıştırdılar. Uzunca bir süre (farklı türler doğana dek) yapılan kısa filmler ‘belgesel’ nitelikteydi. 1920’lerde Amerika’da Flaherty, Almanya’da Rutmann, Fransa’da Cavalcanti, Sovyetler Birliği’nde Vertov, Eisenstain ve Pudovkin’le başlayan belgesel sinema 1930’larda İngiliz Grierson’la gelişti ve bir okul haline geldi. Belgesel film 2.Dünya Savaşı yıllarında büyük bir önem kazandı. Bu dönemde propagandist belgesel filmler üretildi, haber filmleri önemini yitirdi. Somut gerçekliklerin ele alınmasından kaçınıldı, gerçekler çarpıtıldı. Sovyet kuramcısı ve uygulayıcısı Dziga Vertov “Kino-Glaz,Sinema-Göz” kuramıyla kameranın objektifini, insan gözü gibi her şeyi görmeye çevirdi. Doğal yaşamın içindeki insanı gözlemleyen filmler çekti. Vertov’un bu çalışmaları 1960’larda Fransa’da Cinema-Verite’nin doğuşunda etkili olmuştur. Fransa’da belgesel filmlerle birlikte sanat filmleri de önem kazanmıştı. Belgesel filmcilerden Alain Resnais “Van Gogh”, “Guernica”, “Gaugin” adlı kısa filmler çekti. Yeni Dalga’nın öncülerinden Truffaut, Godard, Rivette, Astruc, C. Marker ve birçok yönetmen de sinemaya kısa filmle başladı. Özetlersek, kısa film sinemanın temelini oluşturmuştur ve bugün de bir tür olarak varlığını sürdürmektedir.Kısa filmin tarihine ‘kısaca’ değindikten sonra kısa filmi uzun metrajdan ayıran özelliklerini ortaya koyarak kısa filmi tanımaya çalışalım. Kısa film bir çok türü kapsar; belgesel film, kurgu film, sanat filmi, konulu film, haber film, reklam film, çizgi film, klip vs… Tüm bu türlere kısa denilmesinin nedeni süresiyle ilgilidir. Kısa filmi uzun metrajdan ayıran en belirgin özelliğin zamansal sınırlılık olduğu doğrudur. Bu zamansal sınırlılık birçok farklılığı da beraberinde getirmiştir. Her şeyden önce yönetmen kısa süre içerisinde çok şey anlatmak zorundadır. Kısa filmin gücü az görüntüyle çok şey anlatmasındadır. Yönetmen anlatmak istediği şeyi kısa, açık, sade ama çarpıcı bir dille ortaya koymak durumundadır. Bunu daha çok görüntüler aracılığıyla yapar. Hikaye görüntülerle yeterince anlatılabiliyorsa, diyalog ve metin, fonda sürekli bir müzik gibi anlatılan hikayeyi destekleyecek ayrıntılara yer olmamalıdır. Tüm bu anlattıklarımız kısa filmin uzun metrajdan, içerik olarak da farklılıklar gösterdiğini, kısa filmin kendine ait bir anlatım diline sahip olduğunu gösteriyor. Kısa film ile uzun metrajlı film arasındaki farklılıklar kullanılan tekniklere dayanır. Kısa filmde yönetmen anlatmak istediklerini bir olay çerçevesinde ele alır. Uzun metrajlı filmde ise karakterler olayın önüne geçer. Yani kısa filmde olay, uzun metrajlı filmde ise karakterler ön plandadır.Yönetmenin kısa film yada uzun metrajlı film konusundaki tercihi, anlatmak istediklerini sunmada kullandığı dile bağlıdır. Kısa zamanda çok şey anlatma kaygısı ve kısa filmin verilmek istenenin en doğru ifade edilmesini gerektiren dili yönetmenin yaratıcılığını zorlar, yaratmak özgürlüğü gerektirir. Bu yönüyle kısa filmin yaratıcı ve özgür olduğunu söyleyebiliriz. Kısa filmin özgür olmasının temelinde, ekonomik kaygıları reddetmesi vardır. Uzun metrajlı filmin aksine ticari sinemanın dışında bir alandır. Yönetmen ticari amaçlar gütmediğinden sadece yapmak istediği için yapar. Prodüksiyon, gösterim, sansür gibi sıkıntıların olmayışı yönetmeni daha bağımsız ve özgür kılar. Kısa filmin özgür, bağımsız ve yaratıcı yönü deneysel bir tür olmasını sağlar.Deneysel tür yeniliklere, farklılıklara açıktır, yerleşik sinema normlarını reddeder. Kısa filmin konusu ve yönetmenin konuyu işleyişi yine uzun metrajlı filmden farklılıklar gösterir. Öncelikle kısa film özünde toplumsal sorunları, insani, kültürel ve tarihsel değerleri ortaya koyan bir yapıya sahiptir. Yönetmen kendinden, kendi yaşamından ve yaşamındaki ufak ayrıntılardan yola çıkarak bunu yapar. Yönetmenin malzemesi kendisi, yaşamıdır, yaşam koşulları, yaşadığı yer ve ilişkileridir. Ticari kaygıların olmayışı yönetmenin kendini özgür bir şekilde ortaya koymasını, tam anlamıyla ifade edebilmesini sağlar. Ümit Ünal kısa filmin konusuyla ilgili olarak “Normalde sokakta bağıramayacağınız şeyleri kısa film aracılığıyla ifade edersiniz.” Sözleriyle kısa filmin muhalif, aynı zamanda etkili ve hatta devrimci bir niteliğe sahip oluğunu vurguluyor. Taner Akvardar bir söyleşide “Martılara ekmek atmamış adam kısa film yapmasın!” sözleriyle kısa filmin doğallığını, yaşamın içinden gelişini, yaşamın estetize edilmiş bir hali olduğunu anlatmaya çalışıyor. Tarkan Kaynar sinemayı en büyük aşk, kısa filmi ise “umut” olarak tanımlıyor. Kısa filmin, dinamizmi gerektiren tüm bu özellikleri genel olarak gençlerin kısa filme yönelmelerini sağlamıştır. Ucuz oluşu, teknik anlamda çok büyük beklentilerin olmaması, acemice ama amatör tutkularla yapılması yine gençlerin kısa filmi seçmelerinin nedenlerindendir.Sinema pahalı bir uğraş oluğundan gençler için bir düştür.Kısa filmle bu düş gerçeğe dönüşür. Son olarak Flaherty’nin bir sözü bu çerçevede anlaşılmalıdır. “Gerçek büyük filmler ileride gelecek büyük şirketlerin değil, amatörlerin, tutkulu, ticari amaçları olmayan kişilerin yapıtları olacaktır. Ve bu filmler sanat ve gerçekle yapılacaktır.”

NE YAPMALI?

Kısa filmin sınırlı bir alanda kalması, gelişimini sağlayacak ciddi örgütlülüklerin ve kısa filmcilere destek sunabilecek kurumların olmayışına bağlanabilir. Bu eksikliklerin sağlanması yönünde yapılacak en önemli katkı da; mükemmeli beklemeden, imkanları zorlayarak kısa film çekmektir!!!!!


Ankara İletişim Fakültesi öğrencilerinin kısa film ile ilgili üstadlarla  yaptığı röportajlar : 

Altın Portakallı Kırmızı'yla Röportaj

Peki sizin belgesele bakışınız nasıl, nasıl tanımlıyorsunuz belgeseli?

Elif: Belgesel hayatın her noktasından yapılabilir bence. Toplumsal sorunları anlatması ya da gereksiz, ufak ayrıntılardan bahsediyor olması bir şeyi değiştirmez. Bir bardaktan bile bir belgesel çıkarabilirsiniz örneğin. Burada önemli olan konunuz değil, konuyu ne şekilde işlediğinizdir bence, yani üsluptur.

Demet: Belge niteliğindeki, toplumsal konulu belgeseller keyif verici ve önemli yapıtlar bence. Ancak ben, gözleme daha çok önem veriyorum. İşleyeceğim konunun herkese önemli gelmesi gerektiğini düşünmüyorum. Hayatın içinde olan, insanların hayatlarını değiştirmeyen ufak ayrıntıları belgelemek benim gerçekten hoşuma gidiyor.

Elif: İleride, geleceğe belge bırakmak için toplumsal konulu belgeseller de yapabilirim. Ama şu anda, hoşuma giden işleri yapıyorum.

Hilmi Etikan'a Sorduk Söyledi


Kısa filmin iki tane tanımı var. Biri kaba tanımıdır, bir de daha ileri aşamada bir tanımı var. Kaba tanımı, hakikaten kısa olması, yani filmin süre olarak uzun metraja göre kısa olmasıdır.Kısa dediğimiz şey de dünya standartlarına göre değişiyor. Bazı ülkeler bir saatin altındaki filmlere, bazı ülkeler de yarım saatin altındaki filmlere kısa film diyor. Ama bence kurmaca dalında süresi en fazla 7-8 dakikalık filmlerdir. Belgeselde 20-25 dakika olabilir. Yani iki saatlik bir kısa film çekemezsiniz, bu filmle yarışmalara katılamazsınız. Zaten yarışmalara katılım koşullarında da bir süre sınırlaması vardır.

İlker Canikligil'le Röportaj

Kısa filmci olarak görmüyorum kendimi aslında. Çünkü kısa filmci diye bir şey yok Türkiye'de; çünkü bu işten para kazanılmıyor.

...bir meslek değil bu, bir hobi. Yani öğrencilerin yaptığı, amatörlerin, heveslilerin yaptığı, primitif bir düzeyde kalan bir hobi alanı olarak görüyorum. Yanlış anlaşılmasın, alan böyledir demiyorum. Türkiye'de maalesef durum bu.

Armağan Pekkaya Bize DIŞARI' yı Anlattı

"Dışarıda Olmak" adlı belgeselle 39. Antalya Altın Portakal 8. Uluslarası Kısafilm ve Video Yarışması, Belgesel Dalı Birincisi olan Armağan Pekkaya ile belgeseli üzerine konuştuk.

Orhan Eskiköy'le Bir Söyleşi

"Hayaller Birer Kırık Ayna" ile başarıdan başarıya koşan Orhan Eskiköy'e biz sorduk o cevapladı.

 


Kısa Film Senaryo Örnekleri - Dönüş Yolculuğu

    Kısa film Sinemanın en önemli unsurlarından biridir hiç şüphesiz..Ve ben burada bazı arkadaşlarımızın yarattığı kısa film senaryoları...